Ruh ve Bilim Üstüne

Yemek yerken arabalara bakınıyordum.
Yalnızdım ve hava soğuktu.
Aklımla muhabbet ediyordum.

Ve sonra evrenin son günü ile ilgili düşünmeye başladım.
Işık hızına yakın hareket ettiğimizde zamanın yavaşlayacağını biliyoruz.
Bunu hayal edebiliyorum.

 Eğer ışık hızını geçtiğimizi düşünürsek 
gördüklerimizden daha öndeyiz demektir.
Olayların akışını değiştirebiliyoruz. 
Bir insana araba çarpmadan o insanı kurtarabilir,
 buzda düşecek olan bir insanı tutabilirsiniz.

Zaman yavaşladı ve şimdiyle gelecek arasında bağ kurduk bir şeyler değiştirdik.
Teoride mümkün.

Peki ışık hızını aştığımızda hala aynı cisim olur muyuz?
Sanmıyorum.
Organlarımız, dokumuz olmayabilir.
 Sadece bir bilinç olarak dolaşıyor olabiliriz.
Peki ya geleceğe gitsek?
Eğer bir ışık yayıldıysa ve şu an gözümden yansıyorsa gideceği rotayı biliyorsam,
 geleceğede gidebilirim.

Sonsuz geleceğe gidebiliyorsam,
 kıyamete gittiğimizi bir düşünelim ya da kıyametten biraz sonrasına?
  Kıyamet evrenin yok olması değil miydi ?
 O zaman evren yok olmaz mıydı ?
Yok olan bir şeyde yolculuk yapıyor olmaz mıydık?
Ya da o kadar ileriye gittiğim zaman zaten benim bedenimin yansıttığı ışık artık olmayacak
vücudum toprak olmuşken , benden farklı bir bilinç kıyamete gitmiş olacaktı.

Belki ruhun tanımı budur. Ruh; kıyametimizi yaşamış, evrenin başlangıcını ve sonunu görmüş
her şeyin farkında olan bilinç yanımızdır. Belkide değildir.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİSTEM ÜZERİNE SİTEMİMİN ÖZETİ

Robo-Rat

EKONOMİ VE SİYASAL SİSTEM ÜZERİNE SIKICI BİR YAZI